Yumak
„Miyav!
Miyav“
Diye
Bir çiglik atti...
Korku dolu bir çığlık
Küçük
Öksüz
Benekli kedi...
Bu kaçıncı çığlıktı böyle
Yine bir bomba mı düşmüştü
Ne!?
Bir roket miydi bu
Saklandığı viranenin
Yakınlarına
Yoksa!?
İrkildi
Titredi
Ürperdi tüyleri
Bir kez daha koptu ödü...
Bu bininci miydi
Ne!?
Bilmiyordu
Yoksa
On bininci miydi?
Bu güzel
Ay ışığında
Gök
Bir kez daha boyanıvermişti
Sarı-turuncu-kırmızıya
Kızıla...
Sıçradı
Gizlendiği gölgeden
Koştu...
Sıçrayarak koştu
Sanki uçuyordu
Uçarak mı koşuyordu ne!?
Gizlendi korkudan
Sindi
Bir enkaz yığının ardına
Nefes
Nefese...
Küçük sahibini düşündü
Küçük Karina'yi...
Yine
„Cız“ etti yüregi...
Nasıl da can vermişti
Kanlar içinde
Ğözlerinin içi gülerek
Yine
Böyle
Gökleri sarsan
Bir patlamadan sonra...
Nasıl da
Üzülmüştü
Nasıl da
Ağlamıştı
Küçük
Benekli Yumak...
„Yumak“ derdi
Ona
Onun
Biricik Karina'sı...
Hem de nasıl!
„Yumak“ dedikçe
Bir „Yumak“ daha çıkardı
Hep
Bal dökülen
Ağzından..
Düşündü bir an
Aslında
Düsünecek halde degildi...
Günlerdir
Düşündüğü
Tek bir sey vardi...
Günlerdir
Ne bir yiyecek
Ne bir içecek girmişti
Midesine...
Açtı...
Susuzdu..
Açlığı
Susuzluğu düştü
Aklına
Yine birden...
Bunları düşünürken
Bir yandan
Bir yandan
Yine
O sesler
O tanıdığı sesler
Uğuldadı kulaklarında...
Yakınlardan
Geçiyor olmalıydı tanklar...
Tanklar
Silahlı
Çirkin
Korkak
Askerlerin yönettiği
Tanklar...
Acıdı yüreği
Bir kez daha...
„Cız“ etti
Bir kez daha...
Bu kaçıncı
„Cız“ edişiydi...
Kim bilir ?
Bir kez daha
İnceldi yüreği...
Ağlamaklı oldu
Yok
Ağlayamadı...
Ağlayamazdı zaten
Göz pınarları kurumuştu...
Korkamıyordu da artık
Korkmak da istemiyordu...
Küçük
Benekli Yumak
Damarlarındaki kanı hissetti
Nedense
Birden
Gözleri keskinleşti
Kulaklari dimdik oldu...
Karina'nın
Çok sevdiği Yumak'ı
Güçlü
Çevik
Bir kaplan oluvermisti...
Sıçradı gölgeden
Güzel
Ay ışığında!
Ağır ağır
Böbürlene böbürlene
Geçen
Çirkin
Korkak askerli
Tanklari gördü...
Bir daha
Siçradi...
Son bir sıçrayışta
Bir
Tank fabrikasının bacasına
„Gönder“ diye
İlk „Barış Bayrağı“nı
Çeken
İlk „Barış Askeri“
Gibi hisseti kendisini...
Yürüdü
Korkusuzca...
Aktı
Bir kaplan çevikliğiyle
Giristen içeri...
İki
Korkak
Asker oturuyordu
Soguk kabinde...
Sanki ölüydü bunlar...
Kanları çekilmiş benizlerinden
Donuk
Birer
Kireç duvarı
Gibiydi suratlari...
„Karina'yı
Iste bunlar öldürdüler...
Daha
Binlerce
Karinaları da“
Diye
Geçirdi
Içinden...
Düşündü
Bir an!
Ne yapmalıydı?
İsteseydi
İkisini bir anda
Gırtlaklayıp
„Gık“ları çıkmadan
Cehenneme gönderebilirdi...
Bu kaplanlığıyla...
Yok
İstemedi...
Yumaklaştı
Atladı
Oturdu kucağına birinin...
Bir şeyler okşamaya
Hasret bir tavırla
Başladı
Yumak'ı okşamaya...
Bu soğuk adam
Okşadıkça okşayası mı
Geliyordu ne...
Tek kelime konuşmuyorlardı
Hep öne bakıyorlardı...
Yumak da baktı öne...
Önde giden tankları gördü
Ay isiginda...
Gözleriyle
Tüm olup bitenlerin
Filmini çekerken
Kafasıyla
Ne yapacağını düşünüyordu
Yumak...
Bad Kreuznach, 22.12.2004