İnsanlığın bugün, dünkü hastalıkların çoğuyla başarılı bir mücadele verebiliyor olması çok sevindirici. Bu şekilde insanlar hem daha sağlıklı yaşayabiliyorlar, hem daha güzel bir yaşam sevinci hissedebiliyorlar, hem de daha uzun bir ömür sürebiliyorlar. Bu durum genel olarak hayvan sağlığı ve doğa korumacılığı yönünden de yaklaşık olarak böyle gözüküyor.
Biraz dikkatlice bakıldığında ise durumun, pek öyle dıştan görüldüğü gibi olmadığı kolaylıkla saptanabiliyor. Dünya'nın birçok yörelerinde sağlık hizmetleri hiç gelişmemiş, hayvan ve çevre sağlığı konu bile edilmiyor. İnsanlar, mücadelesi zor olmayan „basit“ hastalıklar yüzünden, daha yüreklerinde bir yaşam sevinci bile hissedemeden hayatlarını kaybedebiliyorlar. Bu ve buna benzer nedenlerle insan ömrü gittikçe kısalmakta, ortalama yaş sınırı gittikçe düşmektedir.
Bu aşamada özellikle çirkin bir hastalığın adını anmak zorundayım : AIDS!
Savaşlar, sömürü yoksulluk, açlık gibi sıkıntılar insanları ve toplumları, dayanılmaz bir girdabın içinde, sürekli büyüyen bir çaresizlik ve umutsuzluğa sürüklüyor. Milyonlarca insan bu amansız girdabın içinde, her geçen gün daha çetin bir yaşam savaşı sürdürmektedir. Bu insanlar, zamanla, her geçen gün yeni bir boyut kazanan tehlikelere karşı koyamaz, acı ve sıkıntılarıyla başa çıkamaz hale geliyorlar. Sonra da kurtuluşu „Denize düşen yılana sarılır!“ misali, kendilerini bu duruma düşürenlerin kucaklarına atıyorlar.
Çok üzülerek vurgulamak gerekir ki, milyonlarca yoksul insan vermekte oldukları yaşam mücadelesi esnasında dış dünyanın desteği olmadan ne kendi kendilerini besleyip barındırabilecek, ne de kendilerini hastalıklardan, istismar ve şiddetten koruyabilecek durumdalar.
Bu içler acısı durum nedense, bazı kendini bilmez, sorumsuz ve şımarıklar için tam bir fırsat ortamı teşkil ediyor.
Ekonomik gücün kendilerine tanımış olduğu özgürlüğü, onlar kendi kişisel cinsel ihtiraslarının tatmininde çirkin bir şekilde kullanabiliyorlar ve bunu kullanırken de bu zavallı insanların çaresizliklerini acımasız bir şekilde istismar edebiliyorlar.
Bu sadece bir çirkin bir utanç kaynağı değil, aynı zamanda alınlardan kolay kolay silinemeyecek bir yüzkarasıdır?
İnsan hayatı, eşsiz bir değere sahiptir. Sağlıklı bir yaşam sürme her insanın doğal bir hakkıdır. Aşırı egoizm, diğer insanların haklarına saygısızlık, sömürü, istismar gibi zayıf vasıflar, mevcut sistem içinde nedense sanki „güçlü olma“ymış gibi bir anlam kazanıyor. İnsanlığın böyle „güçlü vasıflara“ kesinlikle ihtiyacı yok! Böyle bir „güçlülük“ kendi öz kafa ve kalbini dinleyebilen, insan gibi insanların işi olamaz! „Güçlülük“ gibi algılanması istenen bu tutum ve davranış altında ezim ezim ezilen, inim inim inleyen, hatta kurban olup giden insanlar bunu hiç mi hiç hak etmiyorlar!
Benim fikir ve vizyonlarım kesinlikle hazır, kesinleşmiş „reçeteler“ veya eylem direktifleri anlamında değildir. Tam tersine, onlar genç-körpe ve yeşil fidanlar gibidir. Onlar beslenmeye ve bakıma muhtaçtırlar ki işte ondan sonra gelişebilsinler, büyüyebilsinler ve meyve verebilsinler. Bir başka deyimle; onlar eleştiriye açık, çoğalmaya açık ve gelişmeye açık düşüncelerdir.
Ben gönlümü ve kafamı vizyonlarımın geliştirilmesi ve onların hayata geçirilmesine adadım.
Sizlerle birlikte yapacağım içten çalışmalar için çok seviniyorum.
Lütfen ele ele verelim! Tüm güçlerimizi birleştirelim ve
- Şu çirkin afete bir son verelim!
- Doğaana'yı koruyalım!
- Dünyamız'da „Hepimiz birimiz! Birimiz hepimiz için“, sağlıklı, sosyal ve sevecen bir birlikteliği sağlayalım!
Bu proje, hiçbir şekilde para kazanmayı, para toplamayı veya para dağıtmayı amaçlamamaktadır.